Tabnit Lahdi

Günümüzde Tabnit Lahdi dünya çapında birçok insanın dikkatini çeken bir konudur. Teknolojik ilerlemeler, Tabnit Lahdi ile etkileşim şeklimizi değiştirerek öğrenme, paylaşma ve başkalarıyla bağlantı kurma konusunda benzeri görülmemiş fırsatlar sunuyor. Toplum bu dijital çağda ilerledikçe, Tabnit Lahdi'in yaşamlarımız üzerindeki etkisini ve onu nasıl etkili bir şekilde kullanabileceğimizi anlamak önemlidir. Bu makalede Tabnit Lahdi'in farklı yönlerini ve yaşama, çalışma ve iletişim şeklimizi nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.

MÖ 6. yüzyıla ait Kral Tabnit lahdi. İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Tabnit Lahdi Sayda kralı Tabnit'e (Grekçe: Τέννης, Fenike dili: Tabnit) ait olan lahit. Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en eskisi olup MÖ 6 ya da 7. yüzyıla aittir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit (insan biçimli) bir lahit olup diorit’den yapılmıştır.[1][2] İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Tarihçe

Gövdedeki hiyeroglif kitabesinden lahdin ilk sahibinin Penephtah isimli bir Mısırlı generale ait olduğu anlaşılmaktadır.[1][2] Lahdin üzerinde Mısır yazısı ile yazılmış beddua şöyledir: «Her kim ola ki, benim lahdimi açar, Allah onun cezasını, belâsını versin.»[3] Bunun altında da lahdin ikinci sahibi Tabnit’in Fenike lisansında kitabesi bulunmaktadır. Kitabede “Ben Astarte rahibi ve Saydalılar kralı Tabnit bu lahit içine gömülüyorum. Ey benim mezarımı bulan kimse, her kim olursan ol benim lahdimi açma ve benim huzurumu bozma. Çünkü yanımda ne gümüş, ne altın, ne de define vardır. Bu lahitte yalnızca yatmaktayım. Bana mezar olan bu lahdi açma, bu türlü hareket Astarte’ye karşı büyük bir hakarettir. Eğer benim tembihimi tutmaz, aksine mezar odamı açar ve benim huzurumu kaçıracak olursan, yaşayan insanlar arasında ve güneş altında nesilden ve neshepten mahrum kal ve ölüler arasında yatacak yer bulma” denilen ilginç bir beddua okunmaktadır.[2]

Bir lahdin iki kişiye birden nasıl ait olabileceği üzerine çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bunlardan birine göre Mısırlıların topraklarına günün birinde Kral Tabnit sahip olur ama çok geçmeden ölür. Bir Kralı herhangi bir yere gömemeyeceklerinden içinde bir Mısırlının yattığı bu lahdi boşaltırlar. Krallarını mumyalayarak içine koyarlar. Fakat bir önceki bedduadan da korkarlar. Bu sefer lahdin tek boş yeri olan ayak ucuna Finike lisanıyla aynı bedduayı tekrar yazarlar.[3]

Osmanlı imparatorluğunun Müzeler Müdürü Osman Hamdi Bey Başkanlığındaki Türk Arkeoloji Heyeti Kral Tabniti yerinden oynatır. Lahdi mezardan çıkarır, İstanbul'a getirip Müzeye koyar. Kralın iskeletini içinden alır, onu cam bir muhafaza içinde sergiler. Yaptıkları bu işten dolayı Türk Heyetinden hiç kimse bir bedduaya uğramaz. Hepsi de ecelleri ile ölürler.[3]

2007 yılında mumyanın kafatasından bir azıdişi, kaburgadan ve sol femür üzerinden küçük birer parça deri örneği alınıp DNA incelemesi yapmak için ABD'ye götürüldü. Amaç kralın yaşadığı dönemdeki hastalıkları, yaşı, hangi millete ait özellikler taşıdığı ve neden öldüğü gibi bilgiler elde etmekti. Ancak bu çalışmadan bir sonuç çıkmadı.[4]

Özellikleri

Lahdin kapağı sıkı bir kefen içine sarılmış geniş bir mumya şeklinde olup başı çok iri ve omuzları arasına gömülmüş şekildedir. Yüzü tamamen Mısır tipindedir. Omuzları ve göğsü geniş bir gerdanlıkla örtülüdür.[2]

Kral Tabnit'e ait mumya müzedeki diğer 4 mumyadan farklı özellikler taşımaktadır. Mumya üzerinde mumya bezi bulunmamaktadır. Başında ise hâlâ saçları bulunmaktadır. İç organları kurumuş da olsa hâlâ vücudunda durmaktadır. Derisi vücudunun alt ve yan kesimleri ile kafatasında hâlâ mevcuttur. Korkutucu bir görüntüsü olan mumya cam bir fanus içinde sergilenmektedir.[4]

Kaynakça

  1. ^ a b http://www.osmanhamdibey.gov.tr/belge/1-89375/osman-hamdi-bey-ve-arkeoloji.html 17 Mart 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2 Mayıs 2012'de erişildi
  2. ^ a b c d http://www.myturkiye.com/turkce/turkiye_istanbul_arkeoloji_muzesi_3.html 17 Kasım 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ,2 Mayıs 2012'de erişildi
  3. ^ a b c Mimarlar Odası Dergisi 8 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul arkeoloji müzesi III, Arkeolog. Mehmet t. TUNAY, (30 Nisan 2012'de erişildi)
  4. ^ a b http://www.milliyet.com.tr/2007/08/20/yasam/yas02.html 14 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 2 Mayıs 2012'de erişildi