Keçecizâde İzzet Molla

Keçecizade İzzet Molla
Doğum1786
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
ÖlümAğustos 1829
Sivas, Rum Eyaleti, Osmanlı İmparatorluğu
MeslekUlema, kadı, devlet adami, Şair
Önemli eserDîvân-ı Bahâr-ı Efkâr:
Gülşen-i Aşk
Mihnetkeşân
Lâyihalar
ÇocuklarKeçecizade Fuad Paşa ve 4 erkek çocuk
AkrabalarBaba: Keçecizade Salih Efendi
Keçecizade İzzet Molla'nın Cambaziye Camii haziresindeki mezarı

Keçecizade İzzet Molla (1786, İstanbul - Ağustos 1829, Sivas), 18. ve 19. yüzyılın dîvan şairlerinden olup divan şiirinin XIX. yüzyıldaki son temsilcilerindendir.

Asıl adı Mehmed İzzet olup, aslen Konyalı bir aileye mensuptur. Sultan I. Abdülhamid döneminde Rumeli kazaskerliği yapan ve Keçecizâde lakabıyla anılan Sâlih Efendi’nin oğludur. Tanzimat döneminin önde gelen üç siyasi liderinden biri olan Keçecizade Fuad Paşa'nın babası Keçecizade İzzet Molla'dır.

Hayatı

Keçecizade İzzet Molla İstanbul Samatya’da Canbaziye Mahallesinde doğdu. Asıl ismi Mehmed İzzet idi. Dedesi Keçecizâde Mustafa Efendi küçük yaşta Konya’dan İstanbul’a gelip ilmiye mesleğine girmiştir. Dedesi İstanbul’a geldikten sonra Pîrîzâde Mehmed Sâhib Efendi yanina intisap etmiş ve onun oğlu olan Osman Sâhib Efendi’ye hocalık yapmıştır. Yine Pîrîzâde Mehmed Sâhib Efendi vasıtası ile o günkü Dâvud Paşa Camii imamının kızıyla evlenmiştir. Bu evlilikten babası olan Keçecizade Sâlih Efendi dünyaya gelmiştir.

Babası Keçecizade Salih Efendi'de ilmiye mesleğine intisap etmiş ve bu meslekte hızla ilerlemiştir. Fakat ulema üyesi olan Keçecizade Salih Efendi hiç sözünü esirgemeyen bir kişi olarak tanındı; zamanla kendine düşmanlar edindi ve çok geçmeden bunların gazabını kendine çekti. Böylece önce Konya’ya, takiben de Gelibolu’ya sürgüne gönderildi. Sürgünde iken Keçecizade Salih efendi ve ailesi yokluk ve çile içinde yaşadılar. Ancak 1799'da (ölümünden kısa bir müddet önce) önü açıldı. Önce Anadolu Kazaskeri olarak atandı ve kısa bir müddet sonra Rumeli Kazaskeri olarak tayin edildi. Fakat Keçecizade Salih Efendi'nin ömrü bu görevde gayet kısa bir dönem kalmasına neden oldu ve bu görevde iken kısa bir süre sonra öldü. Keçecizade İzzet Molla babası öldüğünde daha 13 yaşında idi ve ilmiye sınıfına girmek hedefiyle medreseye devam etmeye başlamıştı. Keçecizade İzzet Molla babasının ölümü tarihini ebced hesabı ile tayin etmek için “Sâlih Efendi göçtü, olsun cinâna dâhil” mısraını tarih düşürmüştür.

Babasının ölümünde henüz on üç yaşlarında bulunan İzzet Molla, şiire meraklı olan enişteleri Mes‘alecizâde Esad Bey ile Kazasker Moralizâde Hâmid Efendi’nin himayesine girdi. Medrese eğitimini güç şartlar içinde geçirdiğini ve bu sırada sorumsuzca yaşayışa başlayıp ağır bir bunalıma girdiğini hatıralarında bildirmektedir. 1797'de bu güç şartlar altında medrese tahsilini tamamlayıp müderris rüûsu alarak ilmiye mesleğine girdi. Fakat yaşadığı sorumsuzca hayat ve içkiye, eğlenceye ve sefahate düşkünlüğü idareci ulemanın kulağına gidince rivayete göre hemen müderrislikten uzaklaştırıldı. İzzet Molla'nın büyük bir depresyona girdiği ve hatta intihar etmeyi bile düşündüğü belirtilmektedir. Bu büyük depresyondan lügat yazarı "Hançeri Bey"'in Rikâb-i Hümâyün Kethüdası Hâlet Efendi ile tanıştırması sayesinde kendini kurtarabildi ve hayatına yeniden çekidüzen verdi.

Halet Efendi vasıtası ile Sultan II. Mahmud huzuruna çıkmaya başladı. 1809 yılında Şeyhülislâm Salihzade Ahmed Esad Efendi’nin aracılığıyla Bursa müfettişliğine tayin edildi. Bunu takiben, rikâb-i humâyün kethüdâlığına atandı. Hâlet Efendi ile olan dostluğu sonucu 1820’de Galata kadılığı görevinde yükseltildi. 1815'te Halet Efendi nişancı görevini alıp büyük bir nüfuz kazandı ve Sultan II. Mahmud üzerindeki bu özel nüfuzunu 1822'ye kadar devam ettirdi. Fakat Halet Efendi'nin Fenerli Rumları ve isyancı Yunanları koruduğu söylentileri yayılınca, Sultan II, Mahmut onu önce Konya'ya sürdü ve orada da idam ettirdi.

Bu durumda birçok devlet idarecisinin yaptığı gibi Keçecizade İzzet Molla, Halet Efendi aleyhine dönmedi. Ona yakınlığı bilinmekte idi. Ayrıca İzzet Molla, Halet Efendi lehinde düşüncelerinden vazgeçmeyip aksine bu övmeleri açıkça ifadeden kaçınmamaktaydı. Bunlardan o günkü devlet yöneticileri hoşlanmamaktaydılar. 27 Şubat 1823'te Keçecizade İzzet Molla'nın tüm ilim unvanları elinden alındı ve, mansibi kaldırılmadan, Keşan'a sürgüne gönderildi.

Keçecizade İzzet Molla'nın günün en yüksek otoriteleri ile ilişkisi kesilmedi. Sadrazam olan Mehmed Said Galip Paşa'ya yazdığı bir kasideyi sundu. Bundan çok memnun kalan sadrazam sayesinde İzzet Molla affedilerek Keşan'daki sürgününe 16 Şubat 1824'te son verildi ve İzzet Molla İstanbul'a döndü. Bundan bir yıl sonra 1825'te İzzet Molla'ya Mekke kadısı pâyesi verildi. 1826’da İstanbul kadısı pâyesi de verilerek Haremeyn müfettişliğine atandı. 1827de eyaletlerin harcamalarının tevzi defterleri ve halktan yapılan tahsilatın defterlere işlenmesinin kontrolü için müfettişlik görevine getirildi.

Ancak Mora Yunan İsyanında isyancı Yunanlara yardım sağlayan Rusya aleyhine savaş ilan edilip edilmemesi konusunun Meclis-i Umumi'de görüşülmesi sırasında İzzet Molla, daha önce Rusya ile savaş girmeye taraftar iken, savaşa girişmeye aleyhtar olduğunu açıkça ifade etti. Bu savaş olasılığının niçin aleyhinde olduğunu ayrıntılar ile açıklayan bir lâyihayı padişah Sultan II. Mahmud'a sundu. Keçecizade İzzet Molla'nın verdiği layiha devlet ricali tarafından isabetli görülmedi. Hatta birçok devlet mensubu tarafından bunun devlete ihanet olduğu kabul edilmişti. Bu nedenle yüksek devlet ricali arasında Keçecizade İzzet Molla idam edilmesi hakkında görüşler bulunduğu ortaya çıktı. Fakat yüksek ulemadan Yâşincizâde Abdülvehhâb Efendi’nin araya girmesiyle idamına karar verilmeden imtina edildi. Ama İzzet Molla'nın tüm payeleri alınarak 17 Kasım 1828’de Sivas’a sürgüne gönderilmesine karar verildi.

Sivas'taki sürgünün dokuzuncu ayının sonunda henüz 43 yaşına girmiş iken İzzet Molla Ağustos 1829'da Sivas’ta öldü.

Bazı siyasi gözlemciler ya zehirletilip ya bir şekilde katledildiği yolunda. rivayetler yaymaya başladılar. Bu rivayetleri İzzat Molla'nın "Hazân-i Âşâr" adlı divanında ifade edilen ölüm korkusu gösteren bazı beyitlerin varlığına dayandırmaya başladılar. Fakat bu iddialar tarihçilerin çoğu tarafından tartışmalı görülmekte bunların önemi küçümsenmekte ve bunlar dışında iddiaların detaylı ciddi bilgilere dayanmadıkları kabul edilmektedir.

Aleyhinde olduğu Rus savaşı ise vefatından kısa bir süre önce yenilgiyle sonuçlandı. Bundan dolayı İzzet Molla'nın haklı olduğu açıkça ortaya çıktı ve İstanbul'da onun affedilip sürgünden dönmesine karar verildi. Ancak bu hususta Sivas'a gönderilen ferman ancak onun ölümünden sonra Sivas'a ulaştı.

Cenazesi önce 1829'da Sivas’ta Garipler Mezarlığı’na defnedildi ve mezarı orada kaldı. 1919 yılında ise kemikleri Sivas'taki mezarından çıkartılıp İstanbul’a nakledildi. Bunlar İstanbul Canbaziye Mahallesinde Mustafa Ağa Mescidi’nin avlusunda bulunan babasının mezarı yanında mezara konuldu. Keçecizade İzzet Molla'nın vefat tarihini ebced hesabı ile tayin etmek için Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Vak‘anüvis Ahmed Lütfi Efendi ve Şeyhülişlâm Ârif Hikmet Bey vafat tarihini düşüren mısra ve beyitler yazmışlardır.

Keçecizade İzzet Molla Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın torunlarından olan İsmâil Mekkî Bey’in kızı Hibetullah Hanım’la evlilik yapmıştı. Bu evlilikten sonra sadrazam ve yüksek devlet adamı olan Fuat ile Reşad, Murad ve Sedad adlarında dört erkek çocukları dünyaya gelmiştir..

Eserleri

Manzum eserleri

Nesir eserleri

1811 (hic. 1226) yılında kaleme alınan bu hatira eserinde İzzet Molla babasının hayat hikâyesini anlatmaktadır. Tarihî bir belge niteliğindeki kitapta ele alınan konular yazarın ailesinin şeceresi, dedesinin Konya’dan İstanbul’a gelişi ve babasının tayin edildiği görevleri. Bu küçük eser gayet güzel bir nesir eseri evsafındadır ve yazarının nüktedanlığını açıkça gösteren satırlar da bulunmaktadır. Eser basılıp yayımlanmıştır.

Koca Râgıb Paşa’nın “ع” harfi üzerine söylemiş olduğu 147 lugaz ve bilmeceyi kısaca şerheden on varaklık bir eserdir. Dili seçili olan risâle, daha çok Arap asıllı Türk alfabesi üzerinde yapılan söz oyunlarına dayanmaktadır. Eserin tek nüshası yazma olup İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (TY, nr. 3566).

İzzet Molla’nın doğrudan doğruya devlet yönetimiyle ilgili gözlem ve analizlerin yer aldığı iki önemli lâyihası vardır.

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Okcu, Naci (2001) “İzzet Molla, Keçecizade”, Turkiye Diyanet Vakfi İslâm Ansiklopedisi. c.23 say. 561-563 Online: 2 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ a b c d e f g h i j k l Koç, Mustafa (1999) "İzzet Molla (Keçecizade)" Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi Cilt:1 sayfa:689-690, İstanbul: Yapi Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0071-0
  3. ^ Tayyarzâde Atâ Bey, (1293) Târih, İstanbul , c.III, s.116-117, 255-294 (Osmanlıca)

Dış kaynaklar