Tarsuslu Diodorus konusu günümüz toplumunda büyük önem taşımaktadır. Birçok kişinin Tarsuslu Diodorus hakkında farklı görüşleri var ve bu makalede bu konuyla ilgili farklı bakış açılarını ve bakış açılarını inceleyeceğiz. Tarsuslu Diodorus yıllardır tartışma konusu olmuştur ve geçerliliği günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Bu makale aracılığıyla okuyucularımıza kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sunmak amacıyla Tarsuslu Diodorus ile ilgili farklı boyut ve yönlere ışık tutmaya çalışacağız.
Tarsuslu Diodorus | |
---|---|
Doğum | 330 Antakya |
Ölüm | 393 ya da 394 Antakya |
Kutsayanlar | Süryani Ermeni Apostolik Kilisesi |
Tarsuslu Diodorus (330, Antakya - 393 ya da 394, Antakya) Episkopos, hristiyan akademisyen, öğretmen ve Manastır hayatı reformcudur. “İkinci” Antakya Kateşistik Okulu’nun kurucularından birisidir.[1]
Diodorus dini olmayan eğitimini Atina’da aldığını söylemiştir. Antakya’ya döndüğünde Kutsal Yazıları Tarsuslu Silvanus ve Emesalı Eusebius ile çalışmıştır. Antakya teoloji okuluna girmiş ve sonrasında başkanlığını yapmıştır. İki ünlü öğrenci ve takipçisi olmuştur; Altın Ağızlı Yuhanna (349 – 407, Antakya) ve Mopsuestialı Theodor (352-428, Antakya). Episkopos Meletius tarafından rahip atanınca, İmparator Valens tarafından 378 yılında Ermenistan’a sürülmüştür.[2] 381 yılındaki İkinci Konstantinopolis Ekümenik Konsili'nde liderlik yapan ve Ariusçuluk sıkı karşıtalarından birisi olmuştur.[3]
Diodorus üretken bir yazardı; kozmoloji, astronomi, kronoloji ve aynı zamanda teoloji ve yorumlama üzerine eserleri vardır.[2] Süryani tarihçi Ebedjesu, kendisinin yazdığı altmış incelemeden bahseder. Eserleri Antakyacı yorumlamanın karakteristik özelliklerini gösterir. Eserlerinin pek çoğu yok olmuş, sadece fragmanları günümüze ulaşmıştır. Alegorizme karşıdır ve tarihi ve gramatik metodun sıkı bir takipçisidir.[3] Yazarın niyet ettiğinden başka, gizli bir anlamı metinde aramaz.[4]
En önemli incelemesi Synousiastçılara Karşı’da, Laodikyalı Apollinaris’in savunduğu Mesih’in tek doğası ya da özü (ousia) fikrini destekleyen Kristolojisine karşı çıkmıştır. Kendisi Mesih’i tek Hipostaz olarak betimlemeyi reddetmiştir çünkü bunun Söz ve beden arasında doğal bir birlik olarak algılamıştır. Böyle bir birlik anlaşılamazdır ve dolayısıyla Söz’ün tanrısallığı ile uyumsuzdur.[5]
Diodorus aynı zamanda paganlara, Yahudilere, heretiklere karşı incelemeler yazmış, Maniheizmcilere karşı uzun bir kitap, Photinus, Sabellius, Malcihon ve Ankyralı Marcellus’a karşı incelemeler de yazmıştır. Bu eserleri günümüze ulaşamamıştır.[6]
Ölümünden yüzyıl sonra, 499 yılında Konstantinopolis’te yapılan bir sinodda Nestoriyan sapkınlığına ilham vermekten ötürü suçlu bulunmuştur.[2]